Ağırlığınız ne kadar yaşadığınızı etkiliyor!!!

Şayet fazla kilomuz varsa genelde kısa vadede kilo vermeyi düşünüyoruz; tatil için 10 kilo ya da düğünden önce bir 5 kilo. Tabi bu tür bir yo-yo diyeti (kilo alıp yeniden kazanma) sağlığımız için çok önemli değildir. Ağırlığınızın ne kadar olması gerektiğini sorarken, uzun vadede düşünmek istersiniz – ne kadar bir ağırlık size sağlıklı tutacaktır?

Bu soru, araştırmacıların bir süredir iyi bir nedenle kafalarını meşgul etmektedir. Küresel obezite oranları yüksek ve sürekli olarak artıyor, 1,3 milyar yetişkin insan fazla kilolu, 600 milyondan fazla kişi de obez olarak kategorize ediliyor.

Kas, yağdan daha fazla ağırlığa sahip olsa da, birkaç kilo fazlaya sahip çoğu kişi bunu yağ dokusu şeklinde taşıyor. Kemik ve kasın aksine, yağ hücreleri inflamasyon üretebilir, böylece enfeksiyonları iyileştirebilir ve bedenimizi daha fazla hasar görmekten korur. Ancak çok fazla yağ hücresi olması, vücudumuzun iltihaplı proteinleri her zaman serbest bırakmasına neden olur. Birçok çalışma, bunun kanser gelişme riskimizi artırabileceğini gösteriyor.

Ekstra yağ hücrelerini taşımak, yüksek kan basıncı, hiperglisemi (yüksek kan şekeri düzeyleri) ve yüksek kolesterol gibi diğer fizyolojik yolları da etkiler; potansiyel olarak ölümcül kalp problemlerine neden olabilir.

Hepimizin bir miktar vücut yağına ihtiyacı vardır. Peki bu ne kadar olmalıdır? BMI (vücut kitle indeksi) ve genel mortalite oranları kullanılarak, bu soruyu araştıran bilim adamları şaşırtıcı bir sonuca vardı: Nüfus düzeyinde, BMI ve mortalite arasındaki ilişki en düşük noktanın (ölüm oranının en düşük olduğu) en yüksek kilolu olduğu düşünülen BMI aralığında olduğu U şekilli bir eğri oluşturmuştur (25’in aşırı kilolu olduğu zaman, yaklaşık 24.5’dir ).

Fakat bazı bilim adamları bu sonuçlara meydan okudu. U-şeklindeki bir eğri yerine, çalışmalarında BMI’ların yüksek olması ile mortalite riski görüldü. En düşük risk kategorisi, düşük normal ağırlık aralığında bir yerdedir ve BMI yükseldiğinde risk sürekli artar.

Daha önceki çalışmalar iki önemli faktörü açıklamada başarısız oldu. Çoğu çalışmada kullanılan normal ağırlık kategorisi, düşük riskli, dengeli kilolu kişileri kilo vermiş yüksek riskli bireylerle birleştirir. Çalışma konusu olan bir kişi yaşamının çoğunu obez ve sonra da kilo vermiş olarak harcıyorsa, bu kişide yıllarca olumsuz sağlık etkileri birikebilir. Bu risklerin tümü kilo kaybıyla birlikte kaybolmaz. Obezite üzerine yapılan araştırmaların bir çoğu şu an için ağırlık olarak bir anlık görüntüyü kullanıyor.

Boston Üniversitesinden araştırmacı Stokes bunu sigara içme alışkanlığımıza benzetiyor. Sigara içmeyenleri sigara içenlerle karşılaştıramazsınız. Sigara içmeyen kişiler, daha önce hiç sigara içmemiş olanlar ve birkaç on yıl boyunca sigara içmiş ama bırakanlardan oluşur.

Stokes, BMI çalışmalarında sigara içmenin bir başka önemli faktör olduğunu söylüyor. Sigara, obezite ile ilişkili riskleri tahmin etmede büyük bir eğilim gösterebilir, çünkü bu alışkanlık metabolik etkilerle vücut ağırlığını etkiler ve iştah azaltır. Sigara içmeyi hesaba katmazsanız, analiziniz vücut ağırlığı düşük ancak ağır sigara içen, erken ölüm şansını artıran insanları içerebilir. Stokes ve meslektaşları, bu belirsizlikler kaldırıldıktan sonra aşırı vücut ağırlığı ile erken mortalite arasındaki ilişkinin açıkça ortaya çıktığını söylüyor.

Elbette normal BMI aralığı oldukça geniştir. Örneğin, boyu 1.62 m olan birisi, 48 kg ile 65 kg arasında tartılırsa, normal bir BMI’ya sahiptir. Stokes hangi aralığın en iyi olduğunu bilmek istiyorsak, araştırmacıların yapacak daha çok işi olduğunu söylüyor.

Tabii bu arada BMI’nın doğru bir ölçüm değeri olup olmadığı da sorgulanmaktadır. BMI’in sağlık için zayıf bir gösterge olduğu üzerinde durulmaktadır. Kas yağdan daha fazla ağırlığa sahip olduğundan bir halterci fazla kilolu aralığında bir BMI e sahip olabilir ve insan biçiminin alabileceği diğer tüm varyasyonlar için başka bir şey söylenemez. Aynı BMI ve aynı gerçek vücut yağ miktarına sahip iki arkadaş bile farklı risklere sahip olabilirler şayet yağ birinde göbek diğerinde kalça kısmında fazla ise.

Diğer taraftan da ortalama riskten bahsedilmekte. Bunun hiçbiri, ideal bir BMI’i olan birinin obez olan birinden daha fazla yaşaması gerektiğini söylemek değildir. Bu oyunda sağlığımızı belirleyen diğer faktörlerde vardır ki bunlar genetik, egzersiz, diyet ve özellikle de strestir. Vücut ağırlığı ve taşıdığımız yağ miktarı sıklıkla bu diğer özelliklerle iç içe geçmiş, ancak yine de tek faktördür. Bir kişinin sağlığı tek bir faktör ile belirlenemese de kişinin sağlık yaşamında yapacağı önemli bir değişiklik için yine de önceden doktoru ile konuşması gerekmektedir. Hala normal kitle indeksinin hangi aralığının en düşük mortaliteye eşit olduğuna dair bilimsel ortak bir görüş olmasa da Stokes tehlikeli en düşük noktanın 20-22 olduğunu tahmin ediyor. Stokes ayrıca, pek çok çalışmada (kemirgenler ve primatlar üzerine) kalori kısıtlanması ile ömrün artırabileceğinin gösterildiğini belirtti. Stokes üzerinde daha fazla çalışılması gereken bir popülasyonun da çok düşük BMI sahip insanlar olduğunu düşünmekte. Sağlıklı eşiğin mümkün olan en düşük ucuna erişmek için kilo vermeye çalışmak kesinlikle iyi bir fikir değildir, ancak tüm hayatınızı düşük uçtaki bir BMI ile yaşamak -hatta 20 altındaysa – kanser ve diyabet gibi hastalık riskini azaltabilir.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir