Asit ve Alkali Gıda Kartı
Muhtemelen farkındasınızdır, piyasada ve internette birçok çelişkili gıda (içerik-özellik) kartları bulunmaktadır. Bu nedenle, başlamadan önce bu listede yer alan gıdaları neden ve niçin sınıflandırdıklarını açıklığa kavuşturmak isterim. Sunulan grafiklerdeki bu farklılıkları görmek oldukça kafa karıştırıcıdır. Grafiklerin bu farklılığı göstermelerinin nedeni, sınıflandırmalarını Potansiyel Böbrek Asidi Yükü araştırmasına (PRAL) dayandırmalarıdır. Bu, doğru bir kaynak değildir. Bunun nedeni, PRAL’ı test etmek için temel olarak aşırı sıcaklıkta yiyecekleri yakıp sonra geride bıraktığı ‘kül’ ve pH’ın ne olduğunu okumaktır.
Bu, besinin mineral içeriğinin alkalinitesini (baz değerini) verirken, aslında sadece resmin yarısını görebiliyoruz. Böyle yüksek bir sıcaklıkta besini yakarak, aynı zamanda, yiyeceklerde en fazla aside neden olan içeriğini, yani şekeri de yakmış oluyoruz. Bu nedenle bazı kartlarda yüksek şekerli meyveler alkalin olarak listelenmiştir. Örneğin muzlar alkali mineral potasyum bakımından yüksektir, ancak aynı zamanda muzu tüketirken onları asitleştiren % 25 şeker ihtiva ederler.
Temel olarak, kartlar arasındaki önemli fark basit bir durumdan ileri gelir; Bazı kartlar, tüketilmeden önce gıda üzerindeki asitliği veya alkaliliği belirler ve diğerleri (örneğin burada göreceğiniz gibi) yiyeceklerin tüketildikten sonra vücuda yaptığı etki ile daha fazla ilgilidir. Şahsen, yemek yemeden önce ne olduğuna hiç ilgi duymuyorum – Vücudumu alkalileştirecek mi, asitleştirecek mi bunu bilmek istiyorum. Sanırım bu daha net anlaşılır bir durumdur.
Durum ve İpuçları
İpucu 1 – Meyveler
Meyvelerin asit oluşturucu olduğu düşünülmesi şaşırtıcı olabilir. Bu tamamen şeker içeriğinin yüksek olması nedeniyledir ve tüketim açısında en düşük seviyede tutmanızı şiddetle tavsiye ederim. Bununla birlikte, tamamen kesmek zorunda değilsiniz ve dengeli bir diyetin parçası olarak günde bir miktar mutlaka tüketilmelidir.
İpucu 2 – Asit olduğunu düşünmüştüm?
Meyvelerde birkaç istisna vardır ve bunlardan en açık olanı, alkalin olarak kabul edilen limon ve misket limonu (lime). Bunun sebebi yüksek bir alkalin mineral içeriğine ve neredeyse hiç şekere sahip olmamalarıdır – bu yüzden tüketildikten sonra vücutta alkalin etkiye sahiptirler. Aynı durum domates için de geçerlidir.
İpucu 3 – Soya ve Soya Sosu
Soya sosu, miso, tamari ve diğer tüm mayalanmış gıdalar asit oluşturucudur. Bununla birlikte, bu durum mayalanmamış versiyonlar için geçerli değildir ve soya sosu ve tofu, % 20 hafif asit gıdalarınızın bir parçası olarak tüketilmelidir.
İpucu 4 – Çay ve Kahve
Çay ve kahve elbette asit oluşturan niteliktedir; bu nedenle, diyetinizden kesmeniz gerekiyorsa yerine geçirebileceğiniz diğerlerini arayınız. Tüm bitkisel çaylar alkalidir (çok meyveli olanlar ve yeşil çay hariç; kahve kadar neredeyse kafein içerirler). Rooibos (Redbush) çayı oldukça faydalıdır ve antioksidan bakımından zengin olup, kafein içermemesi nedeniyle de çay ve kahveye bir alternatiftir.
İpucu 5 – Ekmek
Ekmek, birçok insan için öğle ve kahvaltı bölümlerini kolayca dolduran kolay vazgeçilemeyen bir besindir. Hafif alkalin olan tohumlu ekmeği deneyin. Bunları bulmak bazen zordur ancak sandviç yerine tahıllı ekmeklere veya mayasız / glutensiz çeşitleri arayın.
İpucu 6 – Hidrasyon
Düzgün bir şekilde vücudu susuz bırakmadan yaşamak muhtemelen alkalin diyetin en önemli unsurudur. Her su, nitelikli su değildir. Musluk suyu, düşük pH ve eser miktarda pestisit, ağır metaller, florür ve diğer rahatsız edici maddelerin bulunduğu bölgelerde genellikle hafif asidiktir. Alkalik suları tüketmeye çalışın. İyonize alkali sular en iyisidir.