Beslenme Alışkanlığını Değiştirmek Hamile Kalma Şansını Arttırır mı?

33 yaşında ki bir bayan uzun yıllar hamile kalamadı ve 4. evre endometriozis problemi vardı.
6 ay kadar önce Çin de uygulanan bir program ile karşılaştı. Bu program özünde “vücudun
organlarını yeniden kurmak” üzerine dayalı olup yeni bir beslenme tipini geçmeden önce
yavaş yavaş beslenme alışkanlıklarını değiştirme ve akupunkturdan yardım alma üzerine
dayalıydı. Sonuçta hamile kalmayı başardı.

Belki bu tür zorlama değişimler/yaklaşımlar tam doğru olmasa da diyetin erkek ve kadınların
doğurganlık üzerinde önemli bir etkisi olabilir. Bu durum kronik iltihaplı endometriozis
hastalığı olanlar için geçerlidir. Neden? Çünkü beslenme iltihap ve hormon (özellikle
östrojen) seviyelerini etkileyebilir. Özellikle balık ve ceviz gibi anti-inflamatuar gıdaların
birçok kadın için çok faydalı olduğu da bilinmektedir.

Trans yağ tüketiminin endometriyoz ve iltihap riskini arttırdığına dair bilgiler mevcuttur.
Trans yağ içeren kızarmış yiyecekler, margarin, kek, hamur işleri, bisküvi ve bazı bitkisel
yağlar (zeytin yağı hariç) mümkün olduğunca sınırlı kullanılmalıdır.

Hayvansal ürünlerde çok miktarda bulunan bir yağ asidi olan palmitik asit, endometriozis
riskinde artışa neden olduğundan, genellikle et tüketimini sınırlamayı ve protein
gereksinimlerini bitki kaynaklı ürünleri kullanarak gidermelerinin son derece önemli olduğu
artık ispatlanmaya başlanmıştır.

Genel olarak, herhangi bir diyet yaklaşımının başlıca ürünü olan bitkiler, çeşitli nedenlerle
faydalıdır. Endometrioz gelişme riskini azaltmanın yanı sıra bitkilerde ki antioksidanların ve
liflerin bolluğu endometriozis semptomlarını da hafifletebilir.

Vücuttaki serbest radikalleri (zararlı etkileri olabilecek reaktif molekülleri) nötralize etmek
için antioksidanlara ihtiyaç vardır. Bu serbest radikalleri zehirsiz hale getirememek “oksidatif
stres” olarak tanımlanır. Endometriozisli kadınlar, artmış oksidatif strese sahip olabilir, bu
durum endometriozis semptomlarının şiddetine katkıda bulunabilir.

Sebzelerdeki lifler aynı zamanda vücudun, “iltihabı teşvik eden ve endometriozis
semptomlarının şiddetine katkıda bulunan aşırı östrojenlerin azalmasına yardımcı olabilir.
Aynı şekilde endometriozisli kadınlara, şiddetlenen semptomlarla bağlantılı olan
pestisitlerden uzaklaşmaları önerilmektedir. Bu, belirli hormonal yolaklara müdahale eden ve
oksidatif strese katkıda bulunan bazı pestisitlerle ilişkilidir. Meyve tüketiminin aslında
endometriozis semptomlarını kötüleştirebileceği ancak bunun muhtemelen daha yüksek
seviyedeki pestisit kalıntısı ve bazı meyvelerde bulunan dioksinler nedeniyle ortaya çıktığı
bulunmuştur.

Endometriozisli kadınlar organik (ilaç katkısı olmayan) ürünleri kullanmalıdırlar, böylelikle
pestisitlerin semptomlarını kötüleştirme riski ortadan kalkacak ve meyve ve sebze yemenin
tüm avantajlarından yararlanabileceklerdir.

Sonuç olarak, bitkisel beslenmenin hayvansal beslenmeden daha etkin olacağı bir diyet tipine
geçmenin bu tip hastalığı olan kadınlarda ki hamilelik şanslarını arttırabileceği artık
ispatlanmaya başlanmıştır. Egzersiz ve diyetin endometrioz üzerinde herhangi bir etkisi olup
olmadığına bakılınca, bir dizi diğer sağlıkla ilgili koşullarında önemli bir etkiye sahip
olduklarını biliyoruz. Diyetinizdeki kırmızı et miktarını azaltmak, taze meyve ve sebze alımını artırmak ve haftada üç veya daha fazla orta ila yüksek yoğunlukta egzersiz yapmak endometriozun şiddetinde fark yaratabilir.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir